İblis'in tekmesi M4y64i10
İblis'in tekmesi M4y64i10
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Cocuklar Duymasın ! xD Den Gelen Arklarımızın Üye Olmaları Önemle Rica OlunuR..

 

 İblis'in tekmesi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Boya
b>Aktif-Üye!
b>Aktif-Üye!
Boya


Takımlar : İblis'in tekmesi 3cfc6cbe9b5f994873e98f5d8805462f
Ruh hali : İblis'in tekmesi Uykulu10
Mesaj Sayısı : 68
Yaş : 28
Nerden : Annemin Karnından
Points : 202
Kayıt tarihi : 20/04/10

İblis'in tekmesi Empty
MesajKonu: İblis'in tekmesi   İblis'in tekmesi Icon_minitimeSalı Nis. 20, 2010 11:09 am







İblis'in tekmesi


Toprak buyruğu işitir işitmez ayağa kalktı. Kudretin
eline koştu bütün bereketiyle. Şekillendi balçık. Çamurdan eller,
ayaklar, omuzlar; çamurdan dudaklar, gözler, kulaklar...
"Ahsen-i takvîm" için kırk gece ruhunu bekledi
Âdem Cennet'te. Fakat ruhundan önce melekler geldi yanına. Geldiler ve
ruhsuz bedenini görünce korktular; işte insan! Bilmediklerini bilenin
iradesiyle karşılarında. İblis de korktu Âdem'den, durmadı fakat.
Etrafında dolaşmaya başladı, "Sen büyük bir iş için yaratılmışsındır,"
diye soluklanarak. Kesilerek soluğu hasetten. Duramadı, kudurmuştu
yangın, yaratılsa da ateşten. Dişlerini geçirmişti ateş ateşe. Duramadı
ve bütün gücüyle bir tekme attı insana. İblis'in tekmesiyle çınladı
insan. Bir testi gibi çınladı tepeden tırnağa. Çınlayan sesine karıştı
şeytanın sesi: "Bir testi gibi ses vermek için değilsin burada.
Biliyorum, ne için yaratıldıysan onun için varsın!" Sonra döndü
meleklere, "Bu, size üstün tutulacak olursa, ne yaparsınız siz?"
Melekler, "Biz Rabbimize itaat ederiz," dediler. İblis sarsıldı ve can
çekişen bir çığlık bıraktı evrene: "Ateşten üstün tutulursa çamur, isyan
ederim ben!" İblis cini haset yüzünden İblis oldu. Melekler hasetten
korundukları için melek kaldılar.
Ve Allah ruh üfledi Âdem'e. Başından girdi ruh, aydınlandı tünel,
bedeni kanla doldu. Henüz tamamlamadan ruh yolculuğunu, henüz
göbeğindeyken nefes, doğrulmaya çalıştı yerinden hayretle, yetmese de
gücü. Nefesini tuttu kâinat. "İnsan çok aceleci yaratılmıştır!" (Enbiya,
37) buydu. Acelesi vardı insanın. Doğrulmalıydı ki çocuklarına
kavuşsun. Doğrulmalıydı ki, yarışsın Âdem'in çocukları. O da ne, çizgiyi
geçti, kardeşini öldürmeye çalışıyor Kâbil. "Seni elbette öldüreceğim!"
diye bağırıyor yürürken üzerine. Öldürmek istiyor, çünkü üstün tutuldu
kurbanı. Çünkü kıyasladı kendini Habil'le, tutuşturdu tahtını haset.
Mukayese yapmasaydı doğmayacaktı. İlk cinayeti kör bir ebe doğurttu.
Mukayese yapmasaydı ölmeyecekti Habil. Bir kurban yerine başka bir
kurban! Mukayese yapmasaydı terbiye edilmeyecekti kargayla. İblis tekme
atamayacaktı cana. "Bir karga kadar olamadım!" diye inlemeyecekti
kıskanç.
"Andolsun, eğer sen beni öldürmek için bana elini uzatırsan, ben
seni öldürmek için sana elimi uzatmam. Çünkü ben âlemlerin Rabbinden
korkarım./ Ben isterim ki sen benim günahımı da, senin günahını da
yüklenip ateş halkından olasın! Zalimlerin cezası budur. / Nefsi, onu
kardeşini öldürmeye çağırdı, (o da nefsine uyarak) onu öldürdü, ziyana
uğrayanlardan oldu." (Mâide, 28-30) Gıpta etseydi oysa kurtulacaktı
hüsrandan. Aynı nimete kendisinin de sahip olmasını istemesiydi "Gıpta".
Halbuki "Haset" bir eşkıyaydı yolları kesen. Nimeti çalmaya çalışan
kardeşinden. Bu yüzden söylüyor belki el-Ezherî, "Hased"in "Hasdel"den
geldiğini sözlüğünde. Devenin cildine yapışan bir kurtçuk "Hasdel"
kanını emen. "Haset" de kalbe yapışıp emiyor ruhu, çürütene kadar âdemi.
Deve yaşamaya devam etti emilse de kanı. Nefes alabildi mi bir kez
rahatça. Hasetle yaşayabildi mi insan!
İblis, ateşler yakıyor düşlerde. Kuruntularımızın küllerini
karıştırıyor hayalden maşasıyla. Başkalarının yükselişini alçalışımız
olarak satmaya çalışıyor bize. Ballarını kovanlarından çalıp kaşık kaşık
sunuyor dudaklarımıza. Fakat neden dilimiz tatlı değil? Neden yeşil
dudaklarımız? Duyguların en tedirgininin kafesini mi açtı yoksa.
Dirençsiz ruhlarımızı önüne mi attı evcilleştirdiği hayvanın. Fıtrat
saatini ters yönde işletebilmek için kadranın kuyusuna mı indi? Yılanlar
mı devşirdi o kuyudan? Karanlığın kapağını açıp, Ovidius'a şu mısraları
mı yazdırdı: "Bir meşaleyi, başka bir meşalenin ışığıyla tutuşturmayı
engelleyen ne?/ Durmadan verebilirler, diptekiler asla azalmaz." Evet
azalmıyor, çoğalıyor kalabalık. Cüzdanlarını açıp kapıyorlar, açıp
kapatırken kepenkleri. Yardım istiyor İblis müşterilerinden, alevli
tezgâhının önünde. Bir an önce sıra gelsin herkese. Herkes dağlasın
dostunun gözlerini. Kör olan elini İblis'e uzatıyor; kârlı ticaret.
İflas etti İblis. Dayanaklarını kaybetti bir bir. Ümitsizliğe kapıldı.
Cevapları tükendi. Ucuzlattı mallarını bu yüzden. Yığın yığın bastonlar,
tıkırtılarını damarlarımıza bırakabilmek için itişiyor tezgâhta. İlk
hangisi dokunacak ele? İlk hangisi yol gösterecek? Yetişin! İblis baston
satıyor, taksiti ölünce biten. Hatta devam eden öldükten sonra. Kârlı
alış veriş! Öldükten sonra da ödeyebiliyorsun borcunu! a.ural@zaman.com.tr
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İblis'in tekmesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Köşe YazılarI-
Buraya geçin: