ATATÜRK'ÜN SÖZLERİ M4y64i10
ATATÜRK'ÜN SÖZLERİ M4y64i10
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Cocuklar Duymasın ! xD Den Gelen Arklarımızın Üye Olmaları Önemle Rica OlunuR..

 

 ATATÜRK'ÜN SÖZLERİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
İİİroşşşşŞ
b>Aktif-Üye!
b>Aktif-Üye!
İİİroşşşşŞ


Takımlar : ATATÜRK'ÜN SÖZLERİ 5ae02d2e4544801f0825b8425cf11013
Ruh hali : ATATÜRK'ÜN SÖZLERİ Asik10
Mesaj Sayısı : 57
Yaş : 32
Nerden : BeykoZ
Points : 1965
Kayıt tarihi : 10/04/10

ATATÜRK'ÜN SÖZLERİ Empty
MesajKonu: ATATÜRK'ÜN SÖZLERİ   ATATÜRK'ÜN SÖZLERİ Icon_minitimeCuma Nis. 23, 2010 1:12 pm

ATATÜRK'ÜN SÖZLERİ BeniGormek


ATATÜRK'ÜN
SÖZLERİ




Bütün ümidim
gençliktedir.




Ey yükselen yeni nesil, istikbal
sizindir.
Cumhuriyet'i biz kurduk, O'nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz.


Herkes
ulusal
görevini ve sorumluluğunu bilmeli, memleket meseleleri üzerinde o
düşünceyle, düşünüp çalışmayı görev
edinmelidir.




Kendiniz için değil, bağlı bulunduğunuz
ulus için elbirliği ile çalışınız. Çalışmaların
en yükseği budur.





Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk
Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.




Bugün
hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet'e
sahip çıkmak, Çanakkale'yi, Kurtuluş Savaşı'nı
kazanan ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır.
Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık
yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir.




Sizler, yani yeni
Türkiye'nin
genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek
üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği
gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.




Öğretmenler! Cumhuriyet sizden
düşünceleri
hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.




"...bu ulusa ve ülkeye hizmet görevi bitmeyecektir."


Türk Milleti yeni
bir
iman ve kesin bir milli azim ile yeni bir devlet kurmuştur bu devletin
dayandığı esaslar "Tam Bağımsızlık"
ve "Kayıtsız Şartsız Milli Egemenlik"ten
ibarettir. Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu Milli
Egemenliktir. Milletin Kayıtsız Şartsız Egemenliğidir...



Hiçbir şeye
ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız
vardır; çalışkan olmak!


Biz büyük bir inkılap yaptık. Memleketi bir çağdan
alıp yeni bir çağa götürdük.


Devrimin amacını kavramış olanlar
sürekli olarak onu koruma gücüne sahip olacaklardır.



Ne mutlu Türküm
diyene!




Muallimler!
Yeni
nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğiticileri, sizler
yetiştireceksiniz, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti,
sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip
bulunacaktır.



Ordularımızın kazandığı
zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız
zemin hazırladı... Gerçek zaferi siz kazanacak ve devam edeceksiniz
ve mutlaka başarılı olacaksınız.



Türk
çocuğu
ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için
kendinde kuvvet bulacaktır.



"Türkiye
Cumhuriyetinin,
özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına
hitap ediyorum: Batı senden, Türk'ten çok geriydi. Manada, fikirde,
tarihte bu böyleydi. Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa,
ey Türk Çocuğu, o kabahat da senin değil, senden öncekilerin
affedilmez ihmalinin bir sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin!
.. Bu belli. Fakat zekânı unut! .. Daima çalışkan ol..."



Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak
öğretmenlerdir.
Öğretmenden,
eğiticiden
mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma
yeteneği kazanmamıştır.



"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye
halkına Türk milleti denir..."


"Cumhuriyeti kuranlar onu korumaya da muktedir
olmalıdır."



Tarihi yaşadığımız gibi yazdık,
fakat geleceği cumhuriyete inananlara, onu koruyanlara ve yaşatacaklara
emanet
etmek lazımdır.





Asıl önemli olan ve memleketi temelinden
yıkan,
halkını esir eden, içerdeki cephenin suskunluğudur.



Benim Türk milletine, Türk
cemiyetine, Türklüğün istikbaline ait ödevlerim bitmemiştir, siz onları
tamamlayacaksınız. Siz de, sizden sonrakilere benim sözümü tekrar
ediniz.



İstiklal, istikbal, hürriyet, herşey
adaletle kaimdir!




Uluslar, egemenliklerini geçici bile
olsa, bırakacağı meclislere dahi gereğinden fazla inanmamalı
ve güvenmemelidir. Çünkü meclisler bile despotluk yapabilir ve bu
despotluk
bireysel despotluktan daha tehlikeli olabilir. Meclislerin öyle
kararları
olabilir ki, bu kararlar ulusun yaşamına giderilmesi olanaklı
olmayan zararlar verebilir.



Gençler
cesaretimizi
takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz
terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir
hürriyetinin
en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal
sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.



Öğretmenler! Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen,
bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli muhafızlar ister. Yeni nesli bu
özellik
ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir.




Öğretmen, yıllar sonra ödülünü alır.


Öğretmen
bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık
verir.




Söz konusu olan vatansa, gerisi teferruat.



Yorulmadan
beni takip
edeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat arkadaşlar, yorulmadan ne demek?
Yorulmamak olur mu? Elbette yorulacaksınız. Benim sizden istediğim
şey yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman dahi durmadan yürümek,
yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir. Yorgunluk her
insan, her mahlûk için tabii bir halettir, fakat insanda yorgunluğu
yenebilecek mânevi bir kuvvet vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları
dinlendirmeden yürütür.




Milli
egemenlik
öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç
ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş
müesseseler
her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.



Cumhuriyet
fikir
serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla
her fikre saygı duyarız.



Gerçi
bize
milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, işbirliği
eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin
bütün
icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde
hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir.



Öyle istiyorum
ki, Türk
Dili bilim yöntemleriyle kurallarını ortaya koysun ve her dalda yazı
yazanlar, bütün terimleriyle çoğunluğun anlayabileceği güzel,
ahenkli dilimizi kullansınlar.



Okul, genç beyinlere
insa
nlığa
saygıyı, millet ve ülkeye sevgiyi, bağımsızlık
onurunu öğretir.



Okul
sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti,
Türk
sanatı, Türk iktisadiyatı, Türk şiir ve edebiyatı bütün
güzellikleriyle gelişir.



Müspet
bilimlerin
temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde
olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş
olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık
dileğidir.



Bilelim
ki,
milli benliğini bilmeyen milletler, başka milletlere yem olurlar.



Milletlerin tarihinde bazı dönemler vardır ki, belli
amaçlara erişebilmek için maddî ve manevî ne kadar kuvvet varsa hepsini
bir araya toplamak ve aynı doğrultuya yöneltmek gerekir. Yakın yıllarda
milletimiz, böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin önemli
sonuçlarını
kavramıştır. Memleketin ve devrimin, içeriden ve dışarıdan
gelebilecek tehlikelere karşı korunması için, bütün milliyetçi
ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması gerekir. Aynı
cinsten olan kuvvetler, ortak amaç yolunda birleşmelidir.



Birçok güçlükler ve engeller karşısında bulunduğumuzu
biliyoruz. Bunların hepsini inceleme ile, gayret ve iman ile ve millet
aşkının
sarsılmaz kuvvetiyle birer birer çözüp sonuçlandıracağız.
O millet aşkı ki, her şeye rağmen içimizde sönmez bir
kuvvet, dayanıklılık ve ateş kaynağıdır.



Bizim milletimiz vatanı için, özgürlüğü ve egemenliği
için özverili bir halktır; bunu kanıtladı. Milletimiz, yaptığı
devrimlerin kıskanç savunucusudur da. Benliğinde bu erdemler yerleşmiş
bir milleti, yürümekte olduğu doğru yoldan hiçbir kimse, hiçbir
kuvvet alıkoyamaz.



Arkadaşlar! Devrimimiz Türkiye'nin yüzyıllar için
mutluluğunu üstlenmiştir. Bize düşen onu kavrayarak ve takdir
ederek çalışmaktır.



Adımlarını, attığımız uygarlık
ve yenilik adımlarına uydurmak istemeyenler ne talihsizdirler! Bu
gibiler hâlâ milleti aldatacaklarını ümit ediyorlarsa bu ümitleri,
kendilerinin zarara uğramalarından başka bir sonuç vermeyeceğine
şimdiden emin olabilirler.



Biz
cahil
dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz.
Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük
cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de
hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.



Biz
Türkler,
bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir
milletiz.


Ne
kadar
zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî
insanlık
karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık
sayılamaz.



Özgürlük
ve
bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük
ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık
aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî,
hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından
bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir millete şerefin,
haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi
mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına
sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara,
çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu
iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını
esas şart bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız
bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık
bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap
ettirirse,
insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet
icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle
takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir
milletin,
bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım.



Yurtta sulh,
cihanda
sulh.


Türk milletinin
istida
dı ve kati kararı
medeniyet
yolunda durmadan, yılmadan ilerlemektir.




Türk milletinin
karakter ve adetlerine en uygun olan idare,
cumhuriyet idaresidir.




Yeni kuşak, en
büyük cumhuriyetçilik dersini bugünkü
öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden
alacaktır.





Milli
mücadelelere
şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur.



Bir millet eğitim ordusuna sahip
olmadıkça,
savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o
zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak eğitim ordusuyla mümkündür.



Milli
his
ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması,
milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin
en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek
bağımsızlığını korumasını bilen Türk
milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.


Bir
dinin tabii
olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması
lazımdır.




Her
fert
istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi
bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya
yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına
hakim
olunamaz.


Türk
Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan,
yılmadan
ilerlemektir.


Medeni
olmayan
insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya
mahkumdurlar.




Büyük
dinimiz
çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını
bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar.
Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış
tefsiri yapanların maksadı İslâmların kâfirlere esir olmasını
istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın,
hoca olmak sarıkla değil, dimağladır.


Arkadaşlar,
efendiler
ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,
müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat,
medeniyet tarikatıdır.


Medeniyetin
emir
ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir.


Biz
dünya
medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarını
tatbik edeceğiz.




Dünyanın
her
tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve
muhterem unsurlarıdır.



Bizim
devlet
idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan
kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı,
gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış
bulunuyoruz.


Milletimiz
her
güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir.
Büyük Türk Milletinin bu yoldaki hızını, her vasıtayla
arttırmaya çalışmak, bizim hepimizin en kutlu vazifemizdir.


İnsan
topluluğu
kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil
midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal
edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir
cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça
öteki kısmı göklere yükselebilsin?


Ey
kahraman
Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere
yükselmeye layıksın.




Kadınlarımız için asıl
mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim
ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle,
gerçek faziletle süslenip donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın
Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak,
aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde
ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe
etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.



Anaların
bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit
değildir.
Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlat
yetiştirmek, evlatlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv
haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır.
Onun için kadınlarımız, hattâ erkeklerimizden çok aydın,
daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten
milletin anası olmak istiyorlarsa.


Ben
icap
ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı
vereceğim.



Çalışmak
demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre
bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azami derecede istifade
etmek zorunludur.



Hiçbir zafer amaç değildir.
Zafer, ancak kendisinden daha büyük bir amacı elde etmek için belli
başlı
bir vasıtadır.




Zafer, bir
fikrin
istihsâline (elde edilmesine) hizmeti nispetinde kıymet (değer) ifade
eder. Bir fikrin istihsâline dayanmayan bir zafer pâyidar olamaz
(yaşayamaz).
O, boş bir gayrettir.


Her büyük
meydan
muharebesinden, her büyük zaferin kazanılmasından sonra yeni bir âlem
(dünya) doğmalıdır, doğar. Yoksa başlı başına
bir zafer, boşa gitmiş bir gayret olur.



Türkiye'nin
asıl
sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde,
herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve layık olan
köylüdür.
Onun için, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin iktisadi siyaseti bu aslî
gayeye erişmek maksadını güder.



Basın milletin müşterek
sesidir. Ba
şlıbaşına bir kuvvet, bir okul, bir
öncüdür.




Ekonomik
kalkınma,
Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha
refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.



Tam bağımsızlık,
ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür.



Hürriyet olmayan bir
memlekette ölüm ve çöküş vardır. Her ilerleyişin ve kurtuluşun
anası hürriyettir.




Biz kimsenin düşmanı değiliz. Yalnız insanlığın
düşmanı olanların düşmanıyız.




Tarih bir milletin kanını,
varlığını hiçbir zaman inkar edemez
.


Adalet gücü bağımsız
olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunamaz.



Millete efendilik yoktur.
Hizmet vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur.


Biz barış
istiyoruz dediğimiz zaman tam bağımsızlık
dediğimizi herkesin anlaması gerekir.




Sanatsız kalan bir
milletin hayat damarlarından
biri kopmuş demektir.




Tüketici yaşamak
iyi değildir. Üretici olalım.




Siyasi, askeri
zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar,
ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler devamlı
olamaz, az zamanda söner.




Memleket mutlaka
modern medeni ve yeni olacaktır. Bizim
için bu hayat davasıdır.




Yeni Türkiye
Devleti temellerini süngüyle değil, süngünün
de dayandığı ekonomi ile kuracaktır. Yeni Türkiye Devleti
cihangir bir devlet olmayacaktır. Fakat yeni Türkiye Devleti bir ekonomi
devleti olacaktır.




Bir millet ki
resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir
millet ki tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz, itiraf etmeli ki
o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.




Devrim yasası,
eldeki yasaların üstündedir. Bizi
öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki akımı boğmadıkça,
başladığımız devrim ve yenilik bir an bile durmayacaktır.
Bizden sonraki dönemlerde de böyle olacaktır.




Büyük başarılar,
değerli anaların yetiştirdikleri
seçkin çocukların yardımıyla meydana gelir.



Toplumdaki başarısızlığın
sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal
ve kusurdan doğmaktadır.


Bu
memleket dünyanın beklemediği, asla umut etmediği ayrıcalıklı
bir varoluşa sahne oldu. Bu sahne en az 7 bin senelik bir Türk
beşiğidir.
Beşik doğanın rüzgarıyla sallandı; beşiğin içindeki
çocuk doğanın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk doğanın
şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından
evvela korkar gibi oldu sonra onlara alıştı; Onların oğlu
oldu. Bir gün o doğa çocuğu, Doğa oldu; şimşek, yıldırım,
güneş oldu; Türk oldu... Türk budur. Yıldırımdır,
kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.




Dünyada herşey
için, medeniyet için, hayat için, başarı
için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir.



Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz
ink
ılapların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını
tamamen çağımıza
uygun ve bütün mana ve biçimiyle uygar bir toplum haline değiştirmektir.



Bütün dünya bilsin
ki, benim için bir yandaşlık
vardır: Cumhuriyet yandaşlığı, düşünsel ve
toplumsal devrim yandaşlığı. Bu noktada yeni Türkiye
topluluğunda, bir bireyi bunun dışında düşünmek
istemiyorum.



Savaş zaruri ve hayati olmalıdır.
Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir.


Gençliği
yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın
müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına
onlarla kavuşacaksınız.



Bombasırtı
olayı (14 Mayıs 1915) çok önemli ve Dünya savaş tarihinde eşine
rastlanması mümkün olmayan bir olaydır. Karşılıklı
siperler arası
8 metre, yani ölüm kesin. Birinci siperdekilerin
hepsi kurtulmamacasına düşüyor.
İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerlerine
gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğuk kanlılıkla biliyor
musunuz? Bomba, şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni
görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile
göstermiyor. Sarsılma yok. Okuma bilenler Kur' an-ı Kerim okuyor
ve cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenlerse Kelime-i şahadet
getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor.
İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren dünyanın hiçbir
askerinde bulunmayan tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız
ki Çanakkale savaşlarını kazandıran bu yüksek ruhtur.






Tam bağımsızlık, ancak mali bağımsızlık
ile mümkündür. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan
yoksun olunca, o devletin bütün hayat ışıklarında bağımsızlık
felç olur.





Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta
serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye
muhalif değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle
karıştırmamaya çalışıyor, kasde ve fiile dayanan
taassupkâr hareketlerden sakınıyoruz.




Süngülerle,
silahlarla ve kanla
kazandığımız askeri zaferlerden sonra, kültür, bilim, fen
ve ekonomi alanlarında da zaferler kazanmaya devam edeceğiz.





Zafer, "Zafer benimdir" diyebilenindir. Başarı ise, "Başaracağım"
diye başlayarak sonunda "Başardım" diyebilenindir.





Egemenlik verilmez, alınır.





Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı
varolmalarının yegane koşulu olarak kabul etmiş cesur
insanların torunlarıdır. Bu millet hiçbir zaman hür olmadan
yaşamamıştır,
yaşayamaz ve yaşamayacaktır.




Milletimiz
davranışlarında
ve gayretlerinde sarsılmaz bir bütünlük gösterdiği için başarılı
olmuştur.





Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet,
medenî
insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir
muameleye lâyık sayılamaz.




Milli egemenlik öyle bir nurdur
ki,
onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur.
Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya
mahkumdurlar.



Bu millete çok
şey
öğretebildim ama onlara uşak olmayı bir türlü öğretemedim.





Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur
sebep olmuştur.




"Türk
milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk
milleti zekidir... Türk milleti milli birlik ve beraberlik içerisinde
güçlükleri
yenmesini bilmiştir… Türk milletinin tarihi bir niteliği de güzel
sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Türk milletinin büyük millet
olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır..."




"Türklüğün
unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan
sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş
gibi doğacaktır."




"Türk’ün
haysiyeti, onuru ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür."




"Türk milleti
güzel her şeyi her medeni şeyi, her yüksek şeyi sever, takdir
eder. Fakat muhakkaktır ki, her şeyin üstünde taktir ettiği bir
şey varsa o da kahramanlıktır."




"Bizim
milletimiz, vatanı için, hürriyeti ve egemenliği için fedakar bir
halktır."




"Türk esirlik
kabul etmeyen bir millettir."




"Bizim başka
milletlerden hiç bir eksiğimiz yok. Cesuruz, zekiyiz, çalışkanız,
Yüksek amaçlar uğrunda ölmesini biliriz."




"Büyük şeyleri
büyük milletler yapar."




"Türk
milletinin son yıllarda gösterdiği harikaların yaptığı
siyasi ve sosyal inkılapların gerçek sahibi kendisidir. Milletimizde
bu kabiliyet ve tekamül var olmasaydı, onu yaratmaya hiçbir kuvvet ve
kudret yeterli olamazdı."




"Bu millet kılı
kıpırdamadan dava uğruna canını vermeye razı
olmasaydı ben hiç birşey yapamazdım."




"Giriştiğimiz
büyük işlerde, milletimizin yüksek kabiliyet ve yüksek sağduyusu
başlıca rehberimiz ve başarı kaynağımız olmuştur."




"Türk kuvvet
ve zekasının yenmediği ve yenemeyeceği güçlük
yoktur."




"Benim hayatta
yegane fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir."




"Gerektiğinde
vatan için bir tek fert gibi yekpare azim ve karar ile çalışmasını
bilen bir millet elbette büyük bir geleceğe layık ve aday olan bir
millettir."




İki Mustafa Kemal vardır:
Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu
"ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O,
memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için
uğraşan
aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını
temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri
şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici
olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken
Mustafa Kemal odur!





"Bir milletin
başarısı, mutlaka bütün milli güçlerin bir istikamette oluşmasıyla
mümkündür. Bu nedenle bilelim ki, elde ettiğimiz başarı,
milletin güç birliği etmesinden, ortak hareket etmesinden ileri
gelmiştir.
Eğer aynı başarı ve zaferleri gelecekte de tekrarlamak
istiyorsak, ayni esasa dayanalım ve aynı şekilde yürüyelim."




"Öğretmenler;
Cumhuriyetin
fedakar öğretmen ve eğitimcileri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz.
Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin
beceriniz ve fedakarlığınızın derecesiyle orantılı
olacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek
karakterli koruyucular ister. Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette
yetiştirmek
sizin elinizdedir... Sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı
olacaktır."




"Beni görmek
demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim
duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu
yeterlidir."




"Benim naçiz
vücudum
elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet
payidar kalacaktır."




ATATÜRK'ÜN TÜRK GENÇLİĞİNE HİTABESİ


NUTUK
(Söylev) - Ankara, 20 Ekim 1927

Mustafa
Kemal ******
tarafından 20 Ekim 1927 tarihinde Nutuk'un sonunda Türk Gençliği'ne
yönelik yaptığı konuşmadır (Seslenişi). Nutuk,
******'ün Kurtuluş Savaşı'nı anlattığı 15
- 20 Ekim 1927 tarihlerinde Cumhuriyet Halk Partisi 2. Kongresinde otuz
altı
buçuk saat süren tarihi konuşmasıdır.

Türk
Gençliğine Bıraktığımız Kutsal Armağan


Saygıdeğer
baylar, sizi, günlerce işlerinizden alıkoyan uzun ve ayrıntılı
sözlerim, en sonu tarihe mal olmuş bir dönemin öyküsüdür. Bunda,
ulusum için ve yarınki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık
sağlayabilecek kimi noktaları belirtebilmiş isem kendimi mutlu
sayacağım


Baylar,
bu söylevimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük
bir ulusun, bağımsızlığını nasıl kazandığını;
bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir
devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.




Bugün
ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen
ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın
ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır.





Bu
sonucu, Türk gençliğine kutsal bir armağan olarak bırakıyorum.




Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk
istiklalini, Türk
Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin
yegane
temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde
dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici,
bedhahların
olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine
düşersen,
vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve
şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait
bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek
düşmanlar,
bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili
olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zapt edilmiş,
bütün
tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış
ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün
bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde
iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde
bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini,
müstevlilerin
siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde
harap ve
bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!
İşte, bu ahval ve şerait içinde
dahi, vazifen; Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç
olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!


MUSTAFA
KEMAL ATATÜRK - 20 Ekim 1927
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ATATÜRK'ÜN SÖZLERİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İZMİR SUİKASTI Kaynakwh: ******ün Anıları
» PC sözleri
» rap sozleri
» acaba sozleri
» akasam utu sozleri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: ******-
Buraya geçin: