Atatürk İle İlhili Yazılar M4y64i10
Atatürk İle İlhili Yazılar M4y64i10
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Cocuklar Duymasın ! xD Den Gelen Arklarımızın Üye Olmaları Önemle Rica OlunuR..

 

 ****** İle İlhili Yazılar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
İİİroşşşşŞ
b>Aktif-Üye!
b>Aktif-Üye!
İİİroşşşşŞ


Takımlar : Atatürk İle İlhili Yazılar 5ae02d2e4544801f0825b8425cf11013
Ruh hali : Atatürk İle İlhili Yazılar Asik10
Mesaj Sayısı : 57
Yaş : 32
Nerden : BeykoZ
Points : 1965
Kayıt tarihi : 10/04/10

Atatürk İle İlhili Yazılar Empty
MesajKonu: ****** İle İlhili Yazılar   Atatürk İle İlhili Yazılar Icon_minitimeCuma Nis. 23, 2010 1:18 pm

AÇIKLAMA -1-



Ülkemizin kurtarıcısı, devletimizin kurucusu ******,
10 Kasım 1938 günü saat dokuzu beş geçe öldü.

O tarihten bu yana 10 Kasım’la başlayan hafta,
yurdumuzda ****** Haftası olarak değerlendirilir. Bu hafta içinde;
******’ün yaşamı, yurtseverliği, inkılap ve ilkeleri anlatılır. Ata’nın
daha iyi tanıtılması amacıyla açık oturumlar düzenlenir. Radyo ve
televizyonda, ******’ün konuşmaları kendi sesinden dinletilir.
******’le ilgili filmler gösterilir.

10 Kasım günü ******, tüm yurtta törenlerle anılır.
Ölüm anı olan saat dokuzu beş geçe “ti” sesi ile saygı duruşuna geçilir.
Kara ve deniz taşıtları oldukları yerde durarak düdüklerini çalarlar.
Düzenlenen anma törenlerinde Ata’nın yaşam öyküsü, ****** inkılap ve
ilkeleri anlatılır, seçilmiş ****** şiirleri okunur.

ATATÜRK’ÜN YAŞAMI

Selanik’te Ahmet Subaşı Mahallesinin Islahane
Caddesinde iki katlı pembe boyalı bir ev vardı. Bu evde Ali Rıza Efendi
ile Zübeyde Hanım otururdu. 1881 yılında bir oğulları oldu. Adını
Mustafa koydular. Mustafa sarı saçlı, mavi gözlü bir çocuktu. Bütün
çocuklar gibi Mustafa’nın çocukluğu da mahallede komşu çocukları ile
güle oynaya geçti. Mustafa, Şemsi Efendi Okuluna başladı. Kısa bir süre
sonra babası Ali Rıza Efendi öldü. Güç koşullar altında öğrenimini
sürdüren Mustafa, bugünkü askeri ortaokul dengi olan Askeri Rüştiye’ye
başladı. Orta kısmı başarı ile bitirdikten sonra lise dengi olan
Manastır Askeri İdadi’sine yazıldı. Derslerine düzenli olarak çalışan
Mustafa Kemal liseyi bitirdi. İstanbul’a gelerek Harp Okulunun piyade
sınıfına girdi. Üç yıllık öğrenimini başarı ile sona erdi. Kurmay subay
yetiştirilmek üzere Kurmay Okulu’na seçildi.

Mustafa Kemal, bu okulda geleceğe yönelik tasarı ve
ileri düşünceleriyle kendini tanıttı. Başarılı bir öğrenimden sonra
Kurmay Yüzbaşı oldu. Zamanın padişahı II. Abdulhamit’in gizli polisleri
Mustafa Kemal’in ileri düşüncelerini, arkadaşları ile yaptığı
tartışmaları, O’nun özgürlük ve siyasal konulardaki düşüncelerini
padişaha bildirmişlerdi. Mustafa Kemal ve arkadaşları bu nedenlerle
Yıldız Sarayı’nda sorguya çekildiler. Mustafa Kemal bir süre tutuklu
kaldı. Fakat suçlu görülmedi. Ancak düşünceleri tehlikeli sayıldığı
için, başkentten uzağa Şam’da bulunan Beşinci Orduya gönderildi.

Mustafa Kemal, Şam’da arkadaşları ile birlikte Vatan
ve Hürriyet adlı gizli bir dernek kurdu. Sonra gizlice Makedonya’ya
geçti. Selanik’te Vatan ve Hürriyet Derneği’nin bir şubesini açtı.
Dernek, padişahın baskı yönetimine karşı kurulmuştu. Bu nedenle
yapılacak çalışmaların gizli olması gerekiyordu. Şam kenti dışındaki
yerlerde bulunan subayların da derneğe katılmaları için Mustafa Kemal
görevlendirildi. Bu amaçla aynı yıl subayların yoğun olarak bulunduğu
Makedonya’daki 3.Orduya atandı.

1908 yılında meşrutiyet ilan edilince İttihat ve
Terakki Fırkası iktidarı aldı. Ancak padişahın kışkırttığı gericiler
meşrutiyete, yeni düşüncelere ve atılımlara karşı çıktılar. Kışkırtmalar
sonucu İstanbul’da 31 Mart ayaklanması oldu. Bunun üzerine Selanik
yöresindeki birliklerden bir ordu toplandı. Mustafa Kemal, Harekat
Ordusu adını verdiği bu orduda görev aldı. Ayaklanma bastırıldı. Harekat
Ordusuyla birlikte Mustafa Kemal Selanik’e döndü. İki yıl sonra Genel
Kurmay Başkanlığında bir göreve atandı.

Bu sırada İtalyanlar Trablusgarb’a saldırdılar.
Mustafa Kemal ve arkadaşları Tobruk’a giderek buradaki Türk birliklerine
katıldılar. Yapılan savaşlarda önemli başarılar sağlandı. Ancak bu
sırada Balkan Savaşı başlamıştı. Mustafa Kemal geri dönmek üzere Mısır’a
geldiğinde Selanik’in düşman eline geçtiğini; Bulgar ordularının
Çatalca’ya kadar ilerlediklerini öğrendi.

İstanbul’a gelen Mustafa Kemal’e Bolayır’da bulunan
bir kolordunun kurmay başkanlığı görevi verildi. Savaş süresince bu
görevde kaldı. Balkan Savaşı sona erince Sofya’ya ataşemiliter olarak
atandı. Bir süre sonra Birinci Dünya Savaşı başladı. Almanların yanı
sıra Osmanlı İmparatorluğu da savaşa katıldı.

Mustafa Kemal, bulunduğu görevden alınarak bir kıta
komutanlığına getirilmesini istedi. Bunun üzerine Tekirdağ’da yeni
kurulan 19. Tümenin komutanlığına atandı. Mustafa Kemal’in kısa sürede
hazırladığı tümen Çanakkale Savaşları’na katıldı. Mustafa Kemal burada
düşmanın karadan ve denizden yaptığı saldırıları durdurdu.
Anafartalar’da bir avuç güçle düşmanların bütün planlarını bozdu. Onlara
kayıplar verdirdi. Çanakkale Boğazı’nı geçmelerini önledi. Bu başarılar
sonucu rütbesi albaylığa yükseltildi ve Anafartalar Kahramanı olarak
anılmaya başladı.

Mustafa Kemal Çanakkale Savaşı’ndan sonra
Diyarbakır’daki kolordu komutanlığına atandı. Bu görevde iken rütbesi
generalliğe yükseltildi. Muş ve Bitlis’i Ruslardan kurtardı. (1916)

Daha sonra 7. Ordu Komutanlığına atandı. Bu ordu
Halep’te toplanıyordu. ****** grup komutanı oldu. Alman generalinin
ordunun yönetimi konusundaki düşüncelerine karşı çıktı. Ordu
komutanlığını bırakarak İstanbul’a geldi. Veliaht Vahdettin’in
Almanya’ya yaptığı resmi geziye katıldı. Dönüşte hastalanarak Viyana ve
Karlsbad’a gitti.

Bu sırada padişah 5. Mehmet öldü. Vahdettin VI.
Mehmet adı ile tahta çıktı. Yurda dönen Mustafa Kemal yeniden 7. Ordun
komutanlığına getirildi. Şam’da başkaldıran Arap kabileleriyle savaştı.
Onların ilerlemesini önledi. Bundan sonra Yıldırım Orduları Grup
Komutanlığına atandı. Bu sırada savaş sona ermiş, Mondros Silah
Bırakışması imzalanmıştı. Mustafa Kemal bu bırakışmanın kötü koşullarını
kabul etmedi. Emrindeki silah ve kuvvetleri düşmana vermeyeceğini
hükümete bildirdi. Bunun üzerine komuta ettiği Yıldırım Orduları Grubu
kaldırıldı. Mustafa Kemal de İstanbul’a döndü.



ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞIMIZIN BAŞLAMASI



Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’da padişah ve devlet
ileri gelenleri ile yaptığı görüşmeler sonucu İstanbul’da yapılacak
çalışmaların bir yarar sağlamayacağını anladı. Yurdu kurtarmak için
Anadolu’ya gitmeye karar verdi. Yakın arkadaşlarının yardım ve işbirliği
ile görev bölgesi Samsun ve dolayları olan 9. Ordu Müfettişliğine
atandı. 16 Mayıs 1919 günü Bandırma Vapuru ile yola çıktı. Bu tarihten
sonra Mustafa Kemal yurdu düşmanlardan kurtarmayı ve yeni bir Türk
Devleti kurmayı amaçlayan büyük ve tarihi çalışmalarına bulunuyordu.

Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919 sabahı Samsun’dan
Anadolu’ya çıktı. Burada bir hafta kaldıktan sonra Havza’ya geldi.
Buradan Amasya’ya geçerek valilere, komutanlara, ulusal örgütlere bir
genelge gönderdi. Bu genelgede yurdun bağımsızlığını sağlamak için bütün
yurttaşlara çağrıda bulundu. Daha sonra yol boyunca uğradığı il ve
ilçelerdeki yetkililerle görüşerek, onlara yurdu kurtarma ve
bağımsızlığına kavuşturma tasarısını anlattı. Havza’dan Amasya’ya ve
Sıvas’a oradan da Erzurum’a gitti.

Bu sırada padişah kendisini İstanbul’a çağırıyordu.
Artık ülkemizin kurtulması ve egemenliğin sağlanması için gerekli ortam
hazırlanmış olduğundan Mustafa Kemal ordu müfettişliği görevinden ve
askerlikten ayrıldığını İstanbul’a bildirdi. 23 Temmuz 1919 günü bir
ilkokulun salonunda toplanan Erzurum Kongresi’ne başkanlık etti. Bu
toplantıda, yurdun düşmanlardan kurtarılması için çalışma kararı alındı.

Mustafa Kemal bu kongreden sonra 4 Eylül 1919 günü
Sıvas Kongresi’ni topladı. Bu toplantıda da Erzurum’da alınan kararlar
üzerinde durdu. Bundan sonraki çalışmaların Ankara’da yapılmasına karar
verildi. Mustafa Kemal Paşa 27 Aralık günü Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı
yöneteceği kent olan Ankara’ya geldi. Çalışmalarını Ankara’da sürdürdü.
İllere bir genelge göndererek Millet Meclisi’nin hemen toplanabilmesi
için temsilcilerin seçilmesini istedi.

23 Nisan 1920 günü ulusun temsilcilerinden oluşan ilk
Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Meclis Mustafa Kemal’i başkanlığa
seçti.

Böylece Ankara’da ulus temsilcilerinden oluşan bir
meclis işe başlamış oldu. Bu meclisin kuruluş esası egemenliğin kayıtsız
şartsız ulusta olması ilkesiydi.

Meclis, Osmanlı hükümeti ile düşman ülkeleri arasında
imzalanan Sevr Antlaşması’nı tanımayacağını bütün dünyaya duyurdu.

Ankara’da Millet Meclisi’nin açılması, Mustafa
Kemal’in başkan seçilmesi padişah ve onun hükümetini çok korkuttu.
Özellikle Sevr Antlaşması’nın tanınmayacağı yolundaki karar onları
büsbütün kuşkulandırdı. Düşmanlarla işbirliği yapan bir takım gericileri
Anadolu’nun çeşitli yerlerinde örgütlediler. Büyük Millet Meclisi’ne
karşı ayaklanmalar başladı.

Mustafa Kemal ve arkadaşları İstanbul Hükümeti
tarafından vatan haini olarak ilan edildi. Haklarında ölüm cezası kararı
verildi.

Bütün bunlar olurken Ankara’da ve bütün Anadolu’da
yürekleri yurt sevgisi ile dolu insanlardan oluşan bir ordu kuruluyordu.
İstanbul’dan kaçarak gelen subay ve aydınlar bu orduda görev alıyorlar,
yurdun dört bir yanından koşup gelen erlerimiz de silahlandırılarak
cephelere gönderiliyordu.

Eskişehir yöresinde İnönü’de, Yunan ordusu ile karşı
karşıya gelen bu genç ordu, Yunanlıları I. ve II. İnönü Savaşı adı
verilen iki büyük savaşta yenerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin
varlığını, sesini bütün yurda ve dünyaya bir kez daha duyurdu.

Büyük Millet Meclisi, Mustafa Kemal’i olağanüstü
yetkilerle başkomutanlığa getirdi. Ordularımız Sakarya kıyılarında 22
gün 22 gece süren savaş sonucunda Yunan ordularına karşı yeni bir zafer
kazandı. Bu başarısı üzerine Mustafa Kemal’e orduda en büyük rütbe olan
mareşallikle birlikte Gazi unvanı verildi. Sakarya Meydan Savaşı adı ile
tarihe geçen bu savaşta ordumuzun gücü dünyaya bir kez daha tanıtıldı.

Artık düşmanı yurdumuzdan atacak son ve kesin savaşın
hazırlıkları başlamıştı. Bu amaçla bütün yurttaşlar savaşa hazırlandı.
Kadınlar, dedeler, nineler, kağnılarla cepheye silah ve yiyecek
taşıdılar. Birliklerimiz düşmanı can evinden vurmak için yerlerini
aldılar.

Bu sırada Yunan ordusu Afyonkarahisar bölgesine
çekilmişti. Yetkili kişiler Yunanlıların hazırladığı siperlerden geçme
olanağının bulunmadığını, bu nedenle Türklerin Yunanlıları yenmesinin
söz konusu olamayacağını ileri sürüyorlardı. Ancak bu uzmanlar ulusal
bir davaya inanmış insanların ne denli güçlü olabileceğini hesaba
katmıyorlardı. Hazırlıklarını bitiren ordumuz, 26 Ağustos 1922 sabahı
çok erken saatlerde yeri göğü titreten topçu ateşiyle saldırıya geçti.
Çok kanlı çarpışmalar oldu. ******’ün yönettiği bu savaşa tarihimizde
Başkomutanlık Meydan Savaşı denir. Düşmanlar erlerimizin kahramanca
saldırısına dayanamadılar. Ellerindeki silah ve cephaneyi bırakarak
canlarını kurtarmak için kaçtılar. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 1
Eylül günü ordumuza ; “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri!..”
emrini verdi. Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başarıya ulaşması özlemiyle
yanıp tutuşan kahraman erlerimiz kaçan düşmanın ardından gece gündüz
demeden hızla ilerledi. 9 Eylül sabahı birliklerimiz İzmir’e girdi.
Yabancı bayrakların dalgalandığı yerlere bayrağımız çekildi. Düşmanların
çoğu limanda bulunan savaş gemilerine binerek kaçtılar. Kalanlar tutsak
edildi. Böylece Kurtuluş Savaşımız bitti.



TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KURULMASI



Bundan sonra Mustafa Kemal Paşa Ankara’ya gelerek
yüzyılların ihmali sonucu geri kalmış yurdumuzun, bayındır bir ülke
olması için gerekli çalışmalara başladı.

Öncelikle ulusa ve yurda artık zarardan başka bir şey
vermeyen padişahlığı kaldırdı. Son padişah Vahdettin, ordumuzun
zaferini öğrenince düşmanla birlik olup yurttan kaçmıştı. 1 Kasım 1922
günü altı yüzyıldan beri yurda ve ulusa egemen olan Osmanlı saltanatı
tarihe karıştı.

24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış
Antlaşması ile tüm uluslar Türk’ün zaferini kabul etti. Artık Türk
ulusunun yönetim şeklinin kesin olarak belirlenmesi zamanı gelmişti.
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının isteği ile Büyük Millet Meclisi 29 Ekim
1923 günü alkışlar arasında Türkiye’nin devlet şeklini Cumhuriyet olarak
kabul etti. İlk Cumhurbaşkanlığına da Mustafa Kemal seçildi. O tarihte
42 yaşındaydı. Ulusu, O’nu yüce yere getirmiş böylelikle O’na olan
borcunu ödemek istemişti.

Padişahlığın kaldırılmasından sonra 3 Mart 1922 günü
Halifelik kaldırıldı.

Bundan sonra Mustafa Kemal, yurdun bayındırlığı ve
ulusumuzun yücelmesi için hukukta, ekonomide, sosyal alanda inkılaplar
yaptı.

Genç yaştan beri cephelerde güç koşullar içinde
yaşayan ******’ün sağlığı gün geçtikçe bozulmaya başladı. Hasta olduğu
günlerde bile hiç dinlenmeden devlet ve yurt işlerinde çalışması onu
büsbütün yıprattı. Hastalığı artınca İstanbul’a gitti. Orada Savarona
yatında kaldı. Devlet işlerini buradan yürütüyordu. Zaman zaman da gemi
ile geziler yapıyordu. Ancak hastalığı günden güne artıyordu. Çok
istediği halde Cumhuriyet’in 15. Yıldönümü törenlerinde hazır bulunmak
için Ankara’ya gidemedi.

8 Kasım gecesi komaya girdi. 9 Kasımda da aynı durum
sürdü. Yabancı ülkelerden gelen doktorlar da Türk meslektaşları gibi
O’ndan ümitlerini kestiler. 10 Kasım sabahı “Saat Kaç ?” diye sordu. Bu
******’ün son sözleri oldu. Saat dokuzu beş geçiyordu. ****** ölmüş,
onunla birlikte tarihin en büyük askeri, devlet adamı, devrimcisi göçüp
gitmişti. ******’ün ölüm haberi tüm yurtta ve dünyada büyük bir acı
yarattı. Bayraklar yarıya indi. Yurtta yas ilan edildi.

İstanbul halkı Dolmabahçe Sarayı’ndaki tabutu önünden
günlerce hıçkıra hıçkıra geçti. 19 Kasım günü Saray’dan alınan tabut
törenle Yavuz zırhlısına getirildi. 20 Kasım günü Ankara’ya getirilen
cenaze Büyük Millet Meclisi önünde hazırlanan katafalka kondu.
Ankaralılar sevgili Ata’nın önünden gözyaşı dökerek geçtiler. 21 Kasım
günü ******’ün cenazesi geçici olarak kalacağı Etnoğrafya Müzesi’ne
kondu.

10 Kasım 1953 günü ****** ‘ün naaşı, yapımı biten
Anıtkabir’e uğruna yaşamını adadığı sevgili yurt topraklarına verildi.

Yurdumuzun kurtarıcısı, devletimizin kurucusu ******
eserleri, kişiliği ve ilkeleri ile gönüllerimizde yaşıyor.



ATATÜRK’ÜN İNKILAP VE İLKELERİ



****** döneminde gerçekleştirilen
köklü değişikliklere ****** İnkılapları (Devrimi) denir. ******
devrimleri ileriye, güzele, iyiye doğru yapılan köklü değişikliklerdir.
******’ün dünya görüşünü oluşturan temel inançlar da ******
ilkeleridir. ****** devrim ve ilkeleri bir bütündür. Bu bütün, çağdaş
uygarlığa ulaşmayı amaçlar.



ATATÜRK İNKILAPLARI



****** inkılapları ile çağdaş bir devlet niteliğine
kavuştuk. Dünyada saygınlığımız arttı. Yabancı uyruklulara tanınan
kapitülasyon ayrıcalıkları kaldırıldı. Tarımın modernleşmesinde devlet
öncü oldu. Bankalar, fabrikalar kuruldu. Sonunda ülkemiz bayındır oldu.
Ulusumuz zenginleşti.

Siyasal Alanda Yapılan Değişiklikler :

Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde 1919 yılında
başlayan Ulusal Kurtuluş Savaşımız 1922′de tamamlandı. Osmanlı Devleti
yöneticileri bu savaşın önderleri hakkında ölüm fermanları imzalamaktan
çekinmediler. Kurtuluş Savaşı bittiği zaman bir yanda Büyük Millet
Meclisi Hükümeti, öte yanda Osmanlı Saltanatı vardı. Büyük Millet
Meclisi’nin 1 Kasım 1922 günü kabul ettiği bir yasa ile tarihimizde
saltanat dönemi kapandı. Yeni bir dönem başladı. Osmanlı Saltanatının
kaldırılmasından sonra 1921 Anayasası’nda değişiklikler yapıldı. 29 Ekim
1923 günü Türkiye Devleti’nin hükümet şeklinin Cumhuriyet olduğu kabul
edildi.

Cumhuriyetin ilanı ile tarihimizde Cumhuriyet Dönemi
başladı.

Hukuk Alanında Yapılan Değişiklikler :

Cumhuriyet öncesinde yargı işleri din adamları
tarafından görülürdü. Kadı adı verilen yargıçlar din kurallarına göre
karar verirdi. Hukuk alanında yapılan değişiklikle eski mahkemeler
kapatıldı. Eski yasalar yürürlükten kaldırıldı. Uygar ulusların yasaları
örnek alınarak boşanma, miras, ceza hukuku yeniden düzenlendi. Hukuk
devrimi ile kadın – erkek arasında eşitlik sağlandı. Miras konusunda
kadın ve erkek eşit pay almaya başladı. Kadınlar da erkekler gibi seçme
ve seçilme hakkına kavuştu.

Eğitim Alanında Yapılan Değişiklik :

Osmanlı Devletinde eğitim sistemi dinseldi. Mahalle
okulunu bitirenler isterlerse öğrenimlerini Medreselerde sürdürürlerdi.
Medreselerde genel olarak dini bilgiler öğretilirdi. Bu öğrenim
kurumlarında tekniğe, bilime önem verilmezdi. Medreselerin yanı sıra
İmparatorluğun devlet işleri için kurulmuş Enderun adlı Saray Okulu
vardı. Çok sonraları Tanzimat Döneminde Ortaokul dengi Rüştiye, Lise
dengi İdadi ve Sultani okulları açıldı. Daha sonra Tıp, Harp Okulu,
Mülkiye Okulları kuruldu.

Cumhuriyet döneminde dine bağlı eğitim sistemine son
verildi. Eğitim kurumlarında bilimsel yöntem ve ilkelere dayalı eğitim
çalışmaları başladı. Tüm okullar bu ilkelere göre yeniden örgütlendi.

****** eğitime, öğretime çok önem verdi.
Bilgisizliği kısa yoldan çözmek, okuma yazmayı kolaylaştırmak amacı ile
Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Kasım 1928 tarihinde Türk Alfabe
Yasası’nı kabul etti. Bu alfabe ile okuma yazma öğrenilmesi için Ulus
Okulları açıldı. Bütün yurtta okuma yazma öğrenme çalışmaları başladı.
******, Ulus Okullarında Başöğretmen olarak dersler verdi.

Harf değişikliğini, dilde özleşme izledi. Arapça ve
Farsça sözcüklerden oluşan Osmanlıca yerine Türkçe konuşulup yazılmaya
başlandı. ****** Türk Dili’nin benliğine kavuşma çalışmalarını yürütmek
amacı ile 12 Temmuz 1932 tarihinde Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ni kurdu.
Dilimiz yabancı sözcüklerden arındı.

Ekonomik Alanda Yapılan Değişiklikler :

Lozan Barış Antlaşması ile yabancı uyruklulara
tanınan kapitülasyon ayrıcalıkları kaldırıldı. Ülkemiz kendi zenginlik
kaynaklarına sahip çıktı. Her alanda devlet öncülük etmeye başladı.
Bankalar, fabrikalar kuruldu. Modern tarım çalışmalarına başlandı.
Yollar, özellikle demiryolları yapımında büyük çaba gösterildi. Böylece
yurdun en uzak yerlerine ulaşma olanağı hazırlandı. Ekonomik
bağımsızlığımız kazanıldı. Ekonomik alanda sağlanan bu başarılar sonucu
yurdumuz bayındırlaştı. Ulusumuz zenginleşti. Halk için ağır bir yük
olan aşar vergisi kaldırıldı. Çağdaş vergilendirme yöntemleri
uygulanmaya başlandı.

Sosyal Alanda Yapılan Değişiklikler :

******, ulusumuzun uygar uluslar düzeyine ulaşması
için, sosyal alanda da köklü değişiklikler yaptı. Yeni okullar açtı.
Hastaneler, dispanserler kurulmasını sağladı. Güzel sanatların gelişmesi
için gerekli girişimlerde bulundu. Konservatuar kuruldu. Stadyumlar,
spor alanları, kapalı spor salonları yapıldı. Uygar bir toplum için
gerek duyulan tüm sosyal kurumlar ****** döneminde açıldı.

Ölçü Birimlerinde Yapılan Değişiklikler :

****** dünya ile ilişkilerimizi düzenli yürütmek
için ölçü birimlerinde değişiklikler yaptı.

Uzunluk ölçüsü birimi olarak arşın, endaze; ağırlık
ölçüsü birimi olarak okka, dirhem gibi ölçüleri kaldırarak bugün
kullanmakta olduğumuz ölçü birimlerini kabul etti.

Yurdumuzda daha önce takvim Hicri takvime göre
düzenlenmişti. Buna göre dünyanın kullandığı takvimle aramızda 580 yıl
kadar bir farklılık vardı. 1 Ocak 1926 tarihinden sonra bizde de Miladi
takvim kullanılmaya başlandı. Eskiden ülkemizde ezani saat
kullanılıyordu. Bu saat uygar ülkelerin kullandığı saate uymuyordu.
Takvimde olduğu gibi saatler arasındaki bu uymazlık büyük karışıklıklara
neden oluyordu. Bunları ünlemek için takvimle birlikte bugünkü
kullandığımız saat kabul edildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
****** İle İlhili Yazılar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ****** İlkeleri
» ATATÜRK'ÜN SÖZLERİ
» Komik Kısa yazılar
» ATATÜRK'ün HAYATI
» ****** Ve Yeşil

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: ******-
Buraya geçin: