Çocukların resim yapma hevesi hep aynı şekilde başlamıştır. Önce kalemin sivri ucunun değdiği zemine bıraktığı izi keşfederler. Sonrasıda malum zaten Piyasaya “kirletme sanatı” diye bir kabiliyet ile geldiklerinden orijinalde sanatçı birer kişidirler aslında.
Sanatcı kişilikleriyle filmlere bile birçok defa konu olmuşlardır. Uzun, düz, açık kahverengi saçları olan, büyük gözlü, durgun yüz ifadeli resim yapma meraklısı çocuklar vardır. Bunlar tehlikenin habercisidir, olur olmadık resimler çizerler ve o resimler kötü şeyler olacağının sinyalini verir hep…
Diyalogları bile aynıdır.
Anne: Annesinin bir tanesi ne çiziyorsun?
Oğulcuk: Bilmiyorum birden ilham geldi annecim. BAK!
Anne: Kimmiş bunlar? Ay ne tatlılar.
Oğulcuk: bu karın deşen Cek, bu hannıbal, bu Fredy ve bu ortadaki de Sen! Cek hannıbal’ı, Hannıbal Fredy’i, Fredy Seni, Sonra hepsi seni…
Anne: 2^+%&/(^!’
Çocuk diyorsun ya! Aklına öcü geldiğinde anneye söylemek yerine oturup resmini yapar mı? Böyle bir çocuğum olursa direkt yetimhaneye bırakırım.
Şimdi bir tane başımda var ki konusuna hala giremediğim şu yazıyı yazma sebebimin ta kendisi. İsmi Arda, Bizzat amcası oluyorum. Çoğu zaman altında at, eşek muamelesi görsem de amca tarafım ağır basıyor. Yani galiba
Beni sevdiğini sanıyorum. Şimdilik Ammi diye hitap ediyor. Bu kelime “Amca” ve “Emmi” den türedi. İkisini birden öğretmeye çalışınca böyle oluyormuş. Grafiti ve Arda ikili ilişkisi şey pardon, Grafiti, Arda ve odamın duvarı üçlü ilişkisi Arda’ya kalem tutmayı öğrenmesi için aldığım pastel boyalarla başladı. Şimdi odamın duvar renginden hoşlanmamış olduğunu sanıyorum ki işe koyuldu duvara gizli gizli grafiti çalışmaları yapıyor. Evet, grafiti yapıyor. Arda ile yakaladığım bu konuyu yazmak istedim. Grafiti hakkında yazı yazmak ve neler bildiğimize bakalım istedim… Hani bu kadar dolambaçlı girişi neden yaptım derseniz bilmiyorum. Ama artık konuya girmek istiyorum ya