Türkiye İlcesi Kayseri M4y64i10
Türkiye İlcesi Kayseri M4y64i10
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Cocuklar Duymasın ! xD Den Gelen Arklarımızın Üye Olmaları Önemle Rica OlunuR..

 

 Türkiye İlcesi Kayseri

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
MrS By KoЯn
Power Üye
Power Üye
MrS By KoЯn


Mesaj Sayısı : 83
Points : 2070
Kayıt tarihi : 16/04/09

Türkiye İlcesi Kayseri Empty
MesajKonu: Türkiye İlcesi Kayseri   Türkiye İlcesi Kayseri Icon_minitimePerş. Nis. 16, 2009 12:53 pm

Kayseri

Kayseri Tarihçe Dört bin yıllık uzun geçmişinde, bölgenin en büyük
şehri olan Kayseri, aynı zamanda siyasi merkez rolü oynadı. Hitit ve
Frig çağında bölgenin en güçlü şehri olan Kayseri, M.Ö. 4. yüzyılda
Kapadokya Krallığı' nın başkentiydi. Roma döneminde Kapadokya Eyaleti'
nin merkezi, Selçuklu döneminde Konya ve Sivas ile beraber üç önemli
başkentten biriydi.
Osmanlı hakimiyetine geçince Kayseri'ye, Karaman Eyaletine bağlı "
sancak merkezi " statüsü verildi. Karaman Eyaleti'nin merkezi Konya
Sancağı idi.Ama Kayseri Sancağı , ekonomik olarak Konya'dan daha
zengindi. Nüfus bakımından ise 19. yüzyıla kadar Anadolu'da Bursa'dan
sonraki en büyük şehir olma özelliğini korudu.
19. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı İdare Sistemi' nde sık
aralıklarla yapılan değişiklikler, Kayseri'nin mülki statüsünü
etkiledi. 1839' da Karaman Eyaleti'nden ayrılarak yine sancak merkezi
olarak Bozok Eyaleti' ne bağlandı. 1867' de Bozok Eyaleti' nden ayrıldı
ve Ankara Vilayeti' ne bağlı sancak merkezi yapıldı. 1869'da Sultan
Azizi'nin fermanıyla belediye teşkilatı kuruldu. 1914' te Bağımsız Liva
(sancak) olan Kayseri, 1942' te anayasa hükmüyle vilayet statüsü
kazandı.
Şehrin mülki statüsünde yapılan değişiklikler, sınırlarının sürekli
olarak değişmesine sebep oldu. 1914'e kadar Kayseri'nin Develi ve
İncesu'dan başka ilçesi yoktu. Bu tarihte Bünyan kaza oldu. 1927'de
Pınarbaşı (Aziziye) dördüncü ilçe olarak Kayseri'ye katıldı.
Pınarbaşı'nın nahiyesi olan Sarız 1946'da, İncesu'nun nahiyesi olan
Yeşilhisar 1948'de, Develi'nin nahiyesi olan Tomarza 1953'te, Yahyalı
1954'te ilçe statüsü kazandı. Felahiye 1957'de, Sarıoğlan 1960'ta,
Akkışla ve Talas 1987'de Özvatan ve Hacılar 1990'da ilçe yapıldı.

1988'de çıkarılan 3508 Sayılı Kanunla Kayseri Büyükşehir statüsü
kazandı. Aynı kararla merkezde Kocasinan ve Melikgazi olmak üzere iki
ilçe kuruldu. Böylece Kayseri'nin merkez ilçelerle birlikte toplam 16
ilçesi oldu. Vilayet sınırları içerisinde, 45 belde ve 441 köy
bulunmaktadır. Kayseri, yarım milyonu merkezde, yarım milyonu da kasaba
ve köylerinde yaşayan, bir milyon nüfuslu ortalama büyüklükte bir
sanayi şehridir.
Kayseri Selçukluların Anadolu'daki önemli siyasi başkentlerinden
biriydi. Sultanlar Kayseri'ye sık gelirler, devlet işlerini yazlık ve
kışlık iki sarayın bulunduğu bu şehirden yürütürlerdi. Selçuklu
egemenliğinin sona erdiği ve Moğol istilalarıyla toplumsal istikrarın
bozulduğu dönemde, Eratna Devleti kuruldu. Devletin başkenti önce
Sivas'tı, daha sonra Kayseri'ye taşındı. Kayseri ve çevresinde 40 yıl
hükmeden Eretna sülalesinin egemenliğine Kayseri Kadısı Burhaneddin son
verdi. Kadı Burhaneddin'in egemenliği ise 18 yıl sürdü.
Osmanlı'ya gelene kadar çok sık el değiştiren Kayseri'de, uzun süreli
siyasi kargaşa ve huzursuzluklar yaşandı. Moğol istilasında yıkılan,
yağmalanan şehirde siyasi denge bozuldu. Moğolların görevlendirdiği
yeril ve İlhanlı yöneticilerin tümünün görev süresi çok kısa sürdü.
Hanedanların iktidar mücadelesinden halk ezildi, şehrin ekonomisi
geriledi, eskisi kadar yabancı tüccar ve kervan uğramaz oldu.
Kayseri, Osmanlı yönetimi boyunca sancak merkezi olarak kaldı.
Osmanlı'da siyasi birlik çok önemliydi. Bu nedenle hangi nitelikte
olursa olsun devletin merkezi otoritesine alternatif bir gücün
doğmasına izin verilmedi. Osmanlı sistemi içerisinde bir şehrin siyasi
başarı sağlaması, ya Bursa, Edirne ve İstanbul gibi başkent olması ya
da Halep, Budapeşte ve Saraybosna gibi eyalet merkezi şansı
yakalamasına bağlıydı.
Kayseri, Osmanlı döneminde başkent ya da eyalet merkezi olmadı. Ama
devlete üç sadrazam, bir zumeli Beylerbeyi ve bir Reisülküttab
yetiştirdi. Sadrazamlar, Halil Paşa, Nişancı Mehmet Paşa ve Hamza
Paşa'dır.
Tavlusunlu olan Halil Paşa, 1. Sultan Ahmet zamanında Kaptan-ı Derya
oldu. İki yıl bu görevde kaldıktan sonra I. Ahmed, I. Mustafa, II.
Osman ve IV. Murad zamanında sadrazamlık yaptı.
Erkiletli olan Nişancı Mehmed Paşa, III. Ahmed zamanında sadrazam oldu.
Memleketi olan Erkilet'te adıyla anılan cami ve külliyeyi yaptırdı.
Yeşilhisarlı olan Hamza Paşa ise, Mısır ve Halep eyalet valiliklerinden
sonra III. Mustafa zamanında sadrazamlığa getirildi. Halil Paşa doğduğu
yer olan Yeşilhisar'da cami ve okul yaptırdı.
Lale Mahallesi'nde doğan Küçük Hasan Paşa, değişik vilayetlerde valilik
yaptıktan sonra 1683'te Rumeli Beylerbeyi oldu. Çocuğu olmadığı için
malları devlet hazinesine kalan Küçük Hasan Paşa'nın Lale
Mahallesi'ndeki konağının yerine Kayseri Lisesi yapıldı.
Aslen Isbıdın'lı olan Mehmed Raşid Efendi, III. Selim zamanında
Reisülküttab (Dışişleri Bakanı) oldu. Raşid Efendi, Camii Kebir'in
bitişiğindeki kendi adını taşıyan kütüphanenin kurucusudur.
Osmanlı döneminde sağlanan siyasi istikrar, imparatorluğun gerileme
döneminde, merkezi otoritenin taşrada hakimiyeti elden kaçırmasıyla
yeniden bozuldu. Uzun süren savaşlarda güçsüz düşen, maliyesi beslediği
memur ve askerin giderini karşılayamaz olan devlet, ayan ve eşrafın
taşrada kendi egemenliklerini kurmalarına engel olamadı. Hatta devlet,
asayişin korunması, vergilerin toplanması konusunda ayan ve eşraftan
yardım istedi. Miri topraklar, ayanlara malikane olarak verildi.
Sonradan bu malları mülkiyetine geçiren, ayan ve eşraf güçlendi, halka
eziyete başladı. Kayseri'de mîri mallara el koyarak güçlenen,
Zennecizadeler, Kalaycıoğulları, Emirağazadeler, Mehteroğulları ve
Devecioğulları gibi nüfuzlu aileler, şehrin ekonomik ve sosyal hayatını
denetimlerine geçirdiler.
Devletin mültezimleri de vatandaştan yükümlü olduğundan fazla vergi
topladı. Topladığı bu vergilerden aldığı yüksek paylarla zenginleyen
mültezimler, vergi toplarken fakir halka zulüm yaptılar. II. Mahmud
döneminde eşrafın ve âyanların devlete ve kanunlara bağlılığının
sağlanması için önde gelen âyanlar İstanbul'a davet edildi. Ama elde
ettikleri imtiyazlardan vazgeçmeleri sağlanamadı.
Padişah ile âyanlar arasında imzalanan Sened-i İttifak"ı, padişah
otoritesini sınırlayan ve Batı'da olduğu gibi haklar getiren bir siyasi
belge olarak değerlendirenler de vardır. Gerçekte ise bu belge, taşrada
devlete karşı güçlenen kendi çıkarlarına hizmet eden ve halkı soyan
derebeylerini meşrulaştırdı. Âyan ve eşraf kendi şahısları için hak
istediler, şehirleri için hak ve özerklik talepleri olmadı. Aslında
şehirler, Batı'da olduğu gibi özerkleşemedi. Gerçek anlamda yerel
yönetimler kurulamadı. Şehirler merkezi otoritenin uzantısı olarak
kaldı.
1876 tarihli I. Meşrutiyet Anayasası iki meclisli bir parlamento
öngörüyordu. Âyan Meclisi padişahın seçtiği üyelerden oluşacak, Mebusan
Meclisi üyelerini ise halk seçecekti. Bu ilk parlamentoya Kayserili
Ahmed Paşa padişah tarafından âyan seçildi. İlk mecliste Kayseri Ankara
vilayeti bünyesinde bulunduğu için, Ankara'dan seçilen altı
milletvekilinden hangilerinin Kayseri'yi temsil ettiği bilinmemektedir.

1908 seçimlerinde Kayseri iki mebus gönderdi; Hoca Kasım Efendi ve
İmamzâde Ömer Mümtaz Bey. Bu tarihten 1918'e kadar değişik zamanlarda
yapılan seçimlerde Ali Galip Bey, Rıfat Çalıka Bey, Karabet Tomayan ve
Mustafa Şeref Özkan, Osmanlı Meclisi'nde mebus olarak Kayseri'yi temsil
ettiler.
İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa. Rusya, İtalya)'nin Türkiye
topraklarının paylaşılması konusunda aralarında yaptıkları antlaşmaya
göre Kayseri, Fransızlara kalacak bölgede yer alıyordu. Fransızlar bu
emellerini gerçekleştirmek için Adana, Antep ve Maraş gibi güney
vilayetlerini işgal ederek Kayseri'ye doğru ilerlediler.
Kayseri civarında, özellikle Develi'de yoğun olan Ermeniler, Fransız
işgaline yardımcı olmak için silahlandılar ve müslüman halka karşı
saldırıya geçtiler. Bu gelişmeler olurken, Amasya Tamimi gereğince her
vilayetten çağrılan üç delegenin katılımı ile Sivas Kongresi toplandı.
Kongre öncesinde Kayserililer'in, İstanbul Hükümeti ile Anadolu
Hareketi arasında bir karara varması kolay olmadı. Sivas Kongresi'ne
katılma konusunda tereddütler oluştu. Tereddütleri gidererek bir karara
varabilmek için, Taşcızâde Mehmet Bey'in evinde, şehrin önde
gelenlerinden Belediye Başkanı Rıfat Çalıka ve Müftü Remzi Efendi'nin
içinde bulunduğu elli kişinin katıldığı bir toplantı yapıldı.
Toplantıda tüm alternatifler tartışıldıktan sonra Sivas Kongresi'ne
katılmaya karar verildi. İmamzade Ömer, Katipzâde Nuh Naci ve Halaçzâde
Ahmet Hilmi kongre delegesi seçilerek Sivas'a gönderildi.
Kayseri'yi düşman işgal etmedi. Fakat Kayseri, Milli Mücadele'de vatani
vazifesini hakkıyla yaptı. Sivas Kongresi'ne katılan delegeler şehre
dönünce, alınan kararları halka anlattılar. Kayseri'de Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti kuruldu. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanlığı'na Müftü Ahmet
Remzi Efendi getirildi. Saat Kulesi'nin muvakkithanesinde çalışmasına
başlayan cemiyetin öncülüğünde, Kayseri Milli Mücadeledeki yerini aldı.
Kayseri'de gönüllülerden oluşan bir müfreze Adana'nın kurtuluşuna
katıldı. Ayrıca Kayseri'de gönüllülerden oluşan bir "Milli İntikam
Tugayı" kuruldu.

































Türkiye İlcesi Kayseri Quote
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Snqlaydmr
Bayan Moderatör
Bayan Moderatör
Snqlaydmr


3.Uyarı
Takımlar : Türkiye İlcesi Kayseri D1e2ee3fede4072d5e25570324a07802
Ruh hali : Türkiye İlcesi Kayseri Geveze10
Mesaj Sayısı : 295
Yaş : 30
Nerden : Kasımpaşa
Points : 7825
Kayıt tarihi : 25/03/10

Türkiye İlcesi Kayseri Empty
MesajKonu: Geri: Türkiye İlcesi Kayseri   Türkiye İlcesi Kayseri Icon_minitimePerş. Mart 25, 2010 4:47 pm

HariKulaDe.... Paylasım İcin SagoL..... &)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Türkiye İlcesi Kayseri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Türkiye İlcesi rize
» Türkiye İlcesi Karabük
» Türkiye İlcesi samsun
» Türkiye İlcesi bolu
» Türkiye İlcesi Karaman

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: iL iL TürkiYe-
Buraya geçin: